Her Yer Diriliş
Vedat UZUNER
Gündem değişiyor, hava değişiyor, mevsim, değişiyor, iklim değişiyor, kafalar değişmiyor. İçinde değişimi yönetecek organ olmayınca kafa ancak fiziksel değişim yaşamakla kalıyor. ‘Başbakan herkesin yaşam tarzına karışıyor, ekmeğimizin ununa, kaç çocuk yapacağımıza kendi karar vermeye kalkıyor. Sigara ve içkiyi yasaklıyor. Hatta en son yaptığı konuşmada Eşkıya olduğunu ilan eden Boyner’in mağazalarından alışveriş yapmamızı da yasakladı.
Gittikçe yaşlanan, ahlaki bunalımla baş edemeyen Avrupa gibi bir örnek varken, Başbakanın sağlıklı, genç ve imanlı bir nesil istemesi ne büyük suç. Herhalde allı pullu, 27 Mayıs’ınız, 12 Eylül’ünüz ve 28 Şubat’ınız, yaşıyor olsaydı çoktan darağacını boylamıştı Tayyip. Allah’ın da bir hesabı vardı ki, bu güne kadar, bildiğimiz otuza yakın suikast girişiminden kurtuldu. Sözde Gezi parkı eylemleri sayesinde belki alaşağı edilebilirdi ama olmadı.
Beni asıl kaygılandıran ABD’nin, ülkemizde yaşananlarla ilgili açıklamaları. Derhal bir insan hakları izleme kurulu oluşturarak yaşananları inceletmeli İsrail’in maşası hovarda ülke. Irak bataklığına saplayamadığı, yüz binlerce Müslümanın katline ortak edemediği Türkiye’yi kendi içindeki toplumsal, demokratik tepkileri provake ederek vurmak istiyor. Ortakları da Avrupa ülkeleri. Akılınıza gelebilecek hepsi.
Atatürk, ‘Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur’ derken; ırka vurgu yapmıyor, ülkemiz üzerinde türlü türlü emelleri olanlar konusunda uyanık olmamızı salık veriyordu.
***
Ne güzeldi oysa güzel ülkemi temsilen yurt dışına gidenler elleri bağlı, başı öne eğik gerekli talimatları alıp memlekete dönerken. Ne güzeldi; ‘Netekim’ ve ‘Binaenaley’çiler kabuklarına çekilip dünyaya kapılarını kapamışken, başbakanlarımız kumar masalarından yedikleri yumrukla yüzü yamulmuş şekilde kalkarken, gazete patronları tarafından pijamayla karşılanırken… Bu dik kafalı Tayyip pazarlık yapıyor, şartlarını ortaya koyuyor, dünya Müslümanlarına sahip çıkıyor, İsrail Cumhurbaşkanına dünyanın gözü önünde ‘terörist’ diyor. Kendi ülkesinde uluslar arası sermaye uzantılarının cirit atmasına izin vermiyor. Bu çevrelerin ülkede kaos çıkarmak için bulduğu bahaneleri fark ediyor, faizleri düşürüyor, paradan para kazananların işini zorlaştırıyor. Yoksa sermaye ve faşizm düşmanı Mehmet Ali Alabora trilyonları nasıl götürecek, Pakistanlı kardeşlerimizin Kurtuluş Savaşı için gönderdiği paralarla kurulmuş, bir siyasi partinin de ortak olduğu bankadan.
Kendini çapulcu diye tanımlayan sanatçıları bir kenara bırakarak gerçek sanatçılardan iki alıntı yapmak istiyorum:
Geçtiğimiz yıl Hakk’a uğurladığımız Merhum Abdurrahim KARAKOÇ;
‘Güvenme ey ahmak, Amerika’ya
O zorba zamanla seni de döver.
Boynuna ip takar bağlar arpaya
Bir torba samanla seni de döver.
Rahmetli Mahzuni Şerif on yıllar önce Amerika’ya ‘defol git benim yurdumdan’ diyerek devam ediyor:
‘Devleti devlete çatar,
İt gibi pusuda yatar,
Kan döktürür silah satar
Amerika katil, katil…
Dünyanın hovarda jandarması ABD ve ortakları Avrupa ülkeleri, hiçbiri dostumuz değil. Tek dostları kolay sömürebildikleri üçüncü dünya ülkeleri. O da kaynaklar bitene kadar. Ne yaptılarsa bizi komşularımızla çatıştıramadılar. Ülkemizdeki bir hassasiyeti kaşıyarak senelerce kardeşi kardeşe kırdırdılar. Bir yandan bize silah satarken bir yandan PKK’ya sattılar (ya da hibe ettiler). Şimdi bu sorun çözüm sürecine girip Türkiye sıçramaya hazırlanırken yine atağa kalktılar. Yazının başında dedik ya Allah’ın da bir hesabı vardır ve mutlaka gerçekleşecektir.
Sayın Başbakan Ankara konuşmasında Başörtülü kızlarının ve kadınların öz yurtlarında parya muamelesi gördüklerini söyledi. Kendisine sesleniyorum: ‘Baş örtülü kızlarınız ve bacılarınız Akçaabat’ta da parya muamelesi görüyor, zulme uğruyor’.
Vedat UZUNER
11 Haziran 2013
