Çocukluk zamanlarımda duyardım asala’nın diplomatlarımızı kahpe kurşunlarla, sinsi pusularla şehit ettiği haberlerini. Ne zamanki asala’nın görevi bitti, misyonu tamamlandı bu sefer ilk kahpe kurşun ve ilk baskın sesi Siirt’ten geldi. Arkasından başka bir yerden başka bir yere, başka bir haber. Nerdeyse her mahalleye, her eve bir ateş düştü haftada, ayda bir. Öyle vahşi öyle gözü dönmüş bir katliam başladı ki boyutunu anlatmaya kelimeler yetmez oldu. Nasıl anlatırdınız daha annesinin karnındayken yetim kalan çocukları? Nasıl anlatırdınız ertesi gün annesine kavuşmayı bekleyen delikanlının kahpe bir şarapnelle paramparça oluşunu. Nasıl anlatırdınız doğacak bebeğine kavuşmayı hayal ederken şehit olan Ali’leri, Cemil’leri, Mehmet’leri. Her merasimde kahrolsun dedik, şehitler ölmez diye haykırdık ama birer birer yıkıldı gencecik fidanlar. Bir, iki, üç, bin, beş bin, on bin ve daha binlercesi. Ana kuzusu delikanlılar, günahsızlar, nişanlılar, eşler, kardeşler, babalar. Onları toprağı vasıta ederek Allah’a gönderirken biz birbirimize sarılıp ağladık. Dişlerimizi sıkarken dizlerimizi dövdük. Ellerimizi Allah’a açıp, ‘Ne olur bitsin’ diye yalvardık. Her merasimde, her mübarek gecede ‘Allahım bu belayı başımızdan def et diye yalvardık. Ama bitmedi bitemedi kimse bir şey yapmayınca, kimse elini taşın altına koymayınca bitmedi. ‘Heronları çekin, çok pkk’lı vuruluyor’ ifadesini duyarken kanımız dondu. Ya duyamadıklarımız? Ya sözde müttefiklerimiz; terör devleti abd ve diğer avrupa ülkeleri. Her fırsatta bize demokrasi ve insan hakları dersi verirken kendileri ülkemizdeki çıbanı senelerce kaşıdılar. Bir tane vatandaşının burnunun kanaması karşısında bütün insanlığı tehlikeye atacak hamlelerden kaçınmazken akan Türk (veya dünyanın başka bir yerinde başka bir halk) ve Müslüman kanı olunca seslerini çıkarmadılar. Şimdi ülkede akan kanı durdurmak amacıyla bütün siyasi geleceğini de riske atarak yola çıkmış bir siyasi irade var, Habur gibi bir tecrübe yaşanmışken hem de. Zamanında teröristbaşının hamisini muhatap alarak İtalya’da kaldığı villayı havaya uçuramayıp bu günkü malikânesine yerleştirenler, şimdi efendinin muhatap alındığını söylüyor. Nietzsche: ‘Öyle hasta insanlar vardır ki hastalıkları tedavi edilirse ölürler, çünkü hastalıkları sahip oldukları tek şeydir’, der. Ekmeğini korkudan çıkaranlar, memleket bir korkudan daha kurtulacak diye korkuyorlar, bundan sonra insanları neyle kendimize bağlayacağız diye. Bir takım milliyetçi hassasiyetleri anlamak elbette mümkün ama sırf bunlar üzerinden çözümsüzlüğe odaklanmak, vatansever milliyetçileri kendi çözümsüzlüğüne payanda yapmak hangi siyasi lügatte açıklamasını bulur merak ediyorum.
Vedat UZUNER
ÖĞRETMEN
REHBER ÖĞRETMENLERİ RAHAT BIRAKIN
SINAV SİSTEMLERİ ÜZERİNE
DAĞ FARE DOĞURDU
ÖĞRETMENLER GÜNÜ
ALLAH ÇALIŞANA VERİYOR MÜSLÜMANLAR ÇALIŞMIYOR
HABER YAP İZİ KALSIN
15 TEMMUZ
Takvimden Yapraklar
Anlayarak Okuma-k
Çamur At Elin Kirlensin
Zor Okul: Trabzon
Zaman Değişti
Eyvah Reform Geliyor
Kudretli Kalemler
Sendikal Andisalay
Bismillah
SBS?siz olur mu?
Yazdan Yazı Çıkarmak
Gündem Dışı
Mısır
Çadır Tiyatrosu
Helvalar Tükenince?
Bosna-3
Bosna-2
Bosna-1
Sandık Her Şeydir Sandık
Şehri yaşanılmaz kılmak
Hayat Tarzıma Karışma
Bir Yılın Ardından
Her Yer Diriliş
Teşekkürler
Müflis Tüccar
19 Mayıs
Vekiller ve Sefiller
Çocuksuz Bayram
Otizm
Rotasyon
Samimiyet
İmzamıza Sahip Çıkıyoruz
İYİ TATİLLER
Seçim Okumaları
Yine Saldırı, Yine Şiddet
Yönetici Atama Yönetmeliği?ne
ÖĞRETMEN
“BİRİNCİ SINIFTA KARAKTER DERSİ”
EMEKLİ MAAŞLARI VE İKRAMİYELERİ
İFTİRANIN VE BİLGİSİZLİĞİN SINIRI YOK
KUDÜS, TÜRKİYE VE SİVİL TOPLUM
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Destansı Yürüyüş, Umudun Zaferi, Birliğin Gücüyle Büyüyen Başarı Hikâyesi
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Re’sen Atama Hangi Aklın Kârı
Yükseköğretimi Dönüştüren Çağrı: Bir Kongrenin Ardından