Haber
2016-11-29 12:43:24
Bir Sendikadan Daha Ötesiyiz

Memur Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ali Yalçın, Trabzon’da konuştu

15 Temmuz Gecesi CİA uzmanlarının Adana’da ne işi vardı?

Memur Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ali Yalçın, “Bazı sendikalar, bazı dernekler bütün darbeleri desteklemiş ve küresel güçlerin oyuncakları olmuşlardır” ifadelerini kullandı.

Memur Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ali Yalçın, Trabzon’da sendika temsilcileriyle bir araya geldi. Akçaabat Uygulama Otelinde düzenlenen toplantıya Eğitim Bir Sen Trabzon 1 Nolu Şube Başkanı Mehmet Kara, Eğitim Bir Sen Trabzon 2 Nolu Şube Başkanı Doç. Dr. Aykut Çanakçı, Eğitim-Bir-Sen Giresun İl Başkanı Mustafa Öz, Ordu İl Başkanı İsmail Çelenk, Sağlık Sen Trabzon İl Başkanı İdris Aydın ile çok sayıda birim yöneticisi ve sendika üyesi katıldı.

Toplantıda bir selamlama konuşması yapan Mehmet Kara, Yenikapı ruhuna üçüncü ruhlar girerse sendika olarak bu ruhtan ayrılacaklarını belirtti. Kara, yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi: “İl başkanlarımız aileleri ile zaman geçirmeleri gereken böyle güzel bir günde çalışanların sorunlarıyla ilgileniyorlar. Bizim sorunlarımızdan bir tanesi geçtiğimiz toplu sözleşmede enflasyon farkı alındı alınmadı meselesi. Her ne kadar anlattıysak da bunu anlamayanlar oldu. En son matematikçi olan mevzuat başkanımıza bu durumu karşı tarafa bi anlat artık dedim, şeklinde konuştu. Kara ‘bir diğer sorunumuz ise ortada bir Yenikapı ruhu dolaşıyor. Bu ruha eğer üçüncü şahıs ruhlar girerse biz bu işe ortak olmayız. Herkesin alın teri neyse onun hakkı verilecek. Toplu sözleşmede istediğimiz her şeyi alamadık bu zaten toplu sözleşmenin ruhuna aykırı. Masaya taleplerinizle gidersiniz, gerekçelerinizi anlatır, en fazlasını almaya çalışırsınız, alamadıklarınız da bir sonraki toplu sözleşmeye kalır. Önümüzdeki Ağustos ayında yapılacak yeni toplu sözleşmede hem talepler üzerinde durulacak hem de uygulanmayan kurum idari kurulu kararları karşı tarafa tekrar hatırlatılacak,”dedi.

Mehmet Kara’nın selamlama konuşmasından sonra Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Sayın Ali Yalçın konuştu. Ali Yalçın konuşmasına İsmet Özel’den bir alıntıyla başladı.

‘Allah insanı iddiasıyla vurur’ der İsmet Özel.

Dolayısıyla bizi iddiamızla vurmayan 15 Temmuz gecesi imtihanın altında kalmayan bir teşkilat eylediği için rabbime hamd ediyorum, şükrediyorum.

Eğer Memur-Sen’in zamanında 1 milyon üyesi olsaydı 28 Şubat süreci yaşanmaz, beşli çete mesafe alamazdı diye söyleyegeldik.

Bunu bir cesaret ifadesi olarak, slogan olarak değil, samimi olarak söyledik ve 15 Temmuz akşamı ne yapacağız diye boşluğa düşmeksizin ilk harekete geçen teşkilat olarak yola çıktık tarihe geçtik. Cumhurbaşkanı başdanışmanı Sayın Şeref Malkoç biz işin adını koymaya çalışırken siz milletin iradesine sahip çıkmak için alanlardaydınız sizlere teşekkür ediyorum dedi. Değerli dostlar demokrasimize sahip çıkma yolunda hep beraber verdiğiniz destek için ben size teşekkür ediyorum. 

Değerli dostlar, memur sen ailesi olarak biz bu ülkede yol açan yol alan bir sendika olarak yola çıktık. Kuruluşumuzda bir iddiamız vardı. Mevcut sendikalara benzemeyeceğiz, yeni bir alan açacağız yeni bir yaklaşımı ortaya koyacağız diye yola çıktık. Bizi sendikacılığa uzak tutan bazı yaklaşımlar yola çıkarken önümüze çıktı. Geçmişte sendikacılık adına yapılanlar, vandalizm, kaldırımın taşını sökmek sendikacılıksa bizim böyle bir sendikacılıkla ne işimiz var dedik.

Bu anlamda sendikacılığı kendi kodlarımızla yeniden tanımlayıp üç boyutluluk yaklaşımıyla yola çıktık. Bir kötülük gördüğünüzde elinizle düzeltin, yetmiyorsa dilinizle düzeltin itiraz edin, o da olmuyorsa kalbinizle buğzedin en azından tarafın belli olsun diyen yaklaşımı benimsedik. Biz kalbiyle buğzeden, eliyle düzeltemeyenlerin örgütsüz güçler olduğunu fark ettik.

Bizim işimiz gördüklerimizi dilimizle yönetenlere aktarmak, onların işi de yanlışları, kötülükleri düzeltmek çünkü onlar yöneticidir, biz yönlendireniz. Aksi takdirde biz yöneten konumunda kendimizi görürsek rol çatışması olur.

Biz hakkı söylemek iyilikleri önermek ve kötülükleri önlemek noktasında mücadele veriyoruz.

Yola çıkarken niyetimiz hayır olduğu için bugün ülkenin gelişimine, değişimine, dönüşümüne en fazla katkıyı sunan teşkilatız.

Akif İnan ‘Acılar umudu buldurur bize,

Bir zırha büründük bu çağa karşı, der.

Biz acıların, travmaların içerisinden geçmiş ve yan yana bulunmaya kol kola girmeye ve bu tabloyu değiştirmeye ahdetmiş bir teşkilatız.

28 Şubat sürecinden sonra bütün antidemokratik süreçlere karşı olduk. Biz 28 Şubat sürecinde yaşadığımız travmadan sonra Memur Sen olarak antidemokratik tüm olaylara tavrımızı koyduk ve bu süreç içerisinde yaşadıklarımızı tekrar yaşamamak için mücadele ettik. Türkiye’de yaşanan sekiz darbe girişimini de sendika olarak kırdık ve karşısında durduk.  Cumhuriyet mitinglerinden tutun da Gezi olayları, 17-25 Aralık süreci ve en son bildiğiniz gibi 15 Temmuz darbe girişimi de dâhil tüm olaylar karşısında dik duruşumuzdan taviz vermedik. Bunun neticesinde diğer sendikalar 28 Şubat süreci dâhil aldıkları siparişleri yerine getirdiler.  Cumhuriyet tarihine kara bir leke bıraktılar.

BAZI SENDİKALAR TÜM DARBELERİ DESTEKLEDİ

Bazı sendikalar, bazı dernekler bütün darbeleri destekledi. Adı sivil olan bir topluluk kuruluş bu ülkede darbe hükümetine bakan vermiştir. Onun için bir sivil toplum örgütünün başkanı Türkiye’nin en büyük en büyük sivil toplum örgütü silahlı kuvvetler, ikincisi de biziz diyebiliyordu. Biz sivil ve güçlü bir ses olduk. Bütün süreçlerde milletin yanında olduk ve travmanın içine düşen insanların sesi olduk. Biz 15 Temmuz darbe girişiminden bir an önce çıkılması ve normal gündeme gelinmesi için çalışıyoruz. Bunun için bu süreçte değişen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın bir an evvel bakanlığın işleyişini tanıyarak normal işlere dönmesini bekliyoruz. Bakan, yeni alanındaki eksikleri ve uyumu yakaladıktan sonra bizim için masada duran özlük haklarımızı tekrar masaya koymak için uygun zamanı bekliyoruz. İktidarı anti demokratik girişimlere karşı destekledik ama çantada keklik olmadığımızı Ankara’da eylem yaparak gösterdik. 4-Cliler için verdiğimiz mücadele birçok kazanım elde etmemize rağmen devam ediyor. Biz seferden sorumluyuz, zaferden değil. Zafer Allah’tandır. Bu demek değildir ki hakkımız olandan vazgeçeceğiz. Türkiye'nin üzerindeki baskı alanı kalktıktan sonra masaya oturacağız. Dış güçler her türlü oyunu Türkiye üzerine kurdular ve başarısız olduklarını anlayınca yeni bir strateji geliştirdiler. Şimdiki yeni stratejileri ekonomiyi çökerterek toplumda bir kargaşa oluşturmak. 15 Temmuz süreci CIA projesidir. 10 tane Orta Doğu uzmanının Adana’da ne işi vardı? Onların kaldığı otelde Selâhattin Demirtaş’ın ne işi vardı? Bunlara bakmak lazım.

 

BİZ BİR SENDİKADAN DAHA FARKLI BİR TEŞKİLATIZ

Ülkenin özgürlük alanlarının genişletilmesi noktasında mücadele ediyoruz, vesayet zincirlerinin kırılması için mücadele ediyoruz. Ülkenin korku tünelinden çıkmasına öncülük ettik ediyoruz, ham demokrasinin tam demokrasi olmasına öncülük ediyoruz, kamusal alan yalanının tarihin çöp sepetine atılmasına öncülük ediyoruz ve bunların her birinde ter var yer var o yar sizin yerinizdir, sizlere teşekkür ediyoruz.

Toplu görüşmelerin yapıldığı dokuz yıllık dönemde toplu gülüşmeden öteye geçilememesi, kayda değer hiçbir kazanım edilememesi karşısında toplu sözleşmeye geçilmesinde öncülük ettik. Öyle oldu ki ilk toplu sözleşmede hükümetin bazı üyeleri bizim başarısız olmamızı isterken, masada konumlanıp başarısızlıktan prim yapmak isteyen sendikacılar da oldu. Yasanın çarpıklığıyla masada oturanlara burada yeriniz yok dediğimizde bize üye sayılarını gösterdiler. Oysa dünyanın hiçbir yerinde böyle çarpık bir anlayış, böyle bir yasak olmaz. Hangi siyasi parti tek başına iktidar olacak güce ulaştığında diğerlerine de hadi gelin beraber hükümet kuralım der?

 

BİZ ÜLKENİN ENTELEKTÜEL BİRİKİMİYİZ

Bizim işimiz sadece dalga kırmak değil, yeni dalgalar kurmaktır. Şimdiye kadar yaptığımız çalışmalar diğerlerinden farklı oldu, olmaya da devam edecek. Bizden başka çukurların yüzünden mağdur olan kardeşlerine yardım ulaştıran onları ev ev ziyaret eden, kucaklayan, gözyaşını silen dertlerine derman olan bir teşkilat yok. Bayırbucak’taki kardeşlerine iki ay içerisinde 160 tırlık yardım ulaştıran başka bir teşkilat yok. Suriye için ekmeğini bölüşen, Arakan için gözyaşı döken bir teşkilat yok. Bunun için bize bazen yardım kuruluşu musunuz, diyorlar. Hayır, biz toplumun vicdanıyız. Bizim işimiz sadece salt ücret sendikacılığı yapmak değil. Onu demokratik zemini güçlendirdiğimizde bunlar zaten anlam kazanacak. 28 Şubat sürecinde, 5 Nisan kararlarında ekonomik anlamda elde edilen ne kadar kazanım varsa elden gitti. Dolayısıyla ülke korku tünelinden çıkmadıkça siz üç saat fazla ek ders alsanız, iki saat nöbet ücreti ya da fazla mesai alsanız neye yarar?

Medeniyet coğrafyamızda sıradışı hareketler oluyor. Bugünlerde sosyal medyayı takip edenler Arakan’da yaşanan dramın boyutlarını görüyorlardır ama biz görüyoruz en fazla o insanlar o dramı yaşıyor. Budist rahipler ve Myanmar’daki silahlı kuvvetler çocukları diri diri yakıyor, anneleri çocuklarıyla beraber ipe geriyor. Şu anda bu muameleye tabi olan Bruma Müslümanları bize bağımsızlık mücadelesinde en fazla destek veren kardeşlerimizden. Bu kardeşlerimiz için ne yapabileceğimizin derdindeyiz. Biz Yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızın da hesabını vereceğiz. Bu kardeşlerimizin çektiklerini dünyanın gözünün önüne getirmek, kamuoyu oluşturmak zorundayız çünkü bu güç bizde var.

 

TERÖRÜ TEŞVİK EDENLER BİZİ TEHDİT EDİYOR

Haçlılar, Bizanslılar Avrupa’nın göbeğinde terör örgütlerine kucak açıyor, böylece kendi içlerindeki çürümeleri, ayrışmaları kapatmanın derdindeler. Bunun için Türkiye üzerine oyunlar oynuyorlar. Türkiye’ye yaptırım kararı uyguluyorlar FETÖ’yü PKK’yı görmeden, utanmadan hem de. Yeni planları Türkiye’nin ekonomisini çökertmek, sosyal patlamayı tetiklemek, onun için terör olaylarına maruz kalıyoruz. 15 Temmuz’da yapamadıklarını bu şekilde yapmaya çalışıyorlar. Fidel Castro’nun PKK, ABD’nin petrol vericisidir sözü boşuna değil. Bir otel sahibiyle kahve sohbetimizde yaptığımız kısa sohbet her şeyi özetler nitelikte ‘bu patlamalar, bu terör olayları bizi çok kötü etkiliyor, rezervasyonlarımız iptal oluyor’, diyordu. Buradan da anlıyoruz ki Türkiye bir sıkıştırmayla karşı karşıya, kredi notumuzun durduk yere düşürülmesi boşuna değil, alınan yaptırım kararları boşuna değil, bir sıkıştırmayla karşı karşıyayız. Gezide Mısır yapamadılar, 17-25 Aralık’ta Ukrayna olmadık, 6-8 Ekim’de Suriye olmadık, 15 Temmuz’da işgal edemediler ve yeni sürümü devreye koymak istediler.

 

 

 

TÜRKİYE’NİN KADERİ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’DIR

Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı ile Türkiye düşmanlığı aynıdır. Gezi olaylarında söz konusu iki ağaç değildi, mesele biz Türkiye’yi nasıl bataklığa süreriz ve nasıl yıpratırız olayıydı. Gezi olaylarında sol sendika kılıklılar olayı sabote etmişlerdir ve küresel güçlerin oyuncakları olmuşlardır. Biz sıradan bir ülke değiliz. Dikkat ederseniz başarılı olan darbelerden sonra ilk işi okullardaki müfredatları değiştirmişlerdir. 15 Temmuz sürecinde de gördük bizi o özel okullardan mezun olan zeki diye bildiğimiz insanlar bu hâle getirdiler. Mesele zeki olmak değil, milli ve yerli olmaktır. Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı ile Türkiye düşmanlığı aynıdır. Recep Tayyip Erdoğan’ın kaderi neyse Türkiye’nin kaderi de odur.

 

Toplantı çekilen hatıra fotoğrafının ardından sona erdi.

 

 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen